<body>

29 Eylül 2005

Yeraltı çöp depoları

Çöpler için 'yeraltına' metalden depolar yapılsın. Bu sayede görüntü ve çevre kirliliği büyük oranda önlenmiş olur. Metal, plastik, kağıt gibi çöp çeşitlerine göre ayrı depolar olsun. Bbu sayede dağ gibi çöp yığınları ortadan kalkar. Nasıl çalışacak? Çöp kamyonu yer altınta bulunan dev çöp kutularının olduğu bölgeye gelir. Orada bulunan düğmeye basar. Deponun kapağı açılır. Hangi çeşit çöp getirmişse onun atılması gerektiği depoya bırakır. Ayrıca bu yeraltı dçöp depolarının 'öğütme' özelliği de olabilir.

!!

BEKO Otomobil !

Audi ile VW veya Peugeot arasında bir yerlerde...

28 Eylül 2005

Tarihi binalar için 'camekan' uygulaması

Tarihi yapıların-binaların korunması için müzelerdeki camekan uygulaması tarihi yapılar içinde uygulanıp bu yapılar camekan içine alınsa!... Çok dikkat çekici olmaz mıydı?

27 Eylül 2005

Contributors - 'Katkıda bulunanlar'

Arkadaşlar,

Listede, Türkçe harflerle tam ve gerçek adıyla yer almayan, sadece ilk adıyla görünen vb arkadaşlarımızın bu durumlarını en çabuk yoldan düzeltmelerini rica ediyoruz.

Blogger account'unuzu daha önce aldıysanız ve Display name değişemiyorsa, bunun çaresini hep beraber bulmaya çalışalım

Sevgiler.
Haluk Mesci

'Şeytanınız bol olsun'

26 Eylül 2005

Yarışalım işe yarayalım

Sosyal reklam tasarlamak için bir sivil toplum kuruluşunun kapımıza dayanmasını beklemesek ya da bir firmayla anlaşma yapmış olmalarını. Reklam ajansları olarak ortak bir havuz oluştursak. Hatta havuz falan oluşturmasak her sene bir konuya eğilip sosyal reklam tasarlayabileceğimiz bir yarışma platformu kursak.

Böylece reklamcılar olarak duyarlılığımızı ortaya koysak. bir yandan gündem yaratırken diğer yandan problem çözmüş olsak. Hem beyin fırtınası yapmış oluruz, hem de üstümüze düşeni yapmış oluruz. Hem de yaratıcı beyinleri görmüş oluruz. Neden olmasın?

Ağlama Odası

İnsanların asabı bozulduğunda ya da şalterleri attığında rahatlayabilecekleri ağlama odaları yapılsa.(Ağlama duvarına alternatif olarak algılanmaması rica edilir.) Mesela bu odaların içinde duşlar olsa ve o gerilim anında rahatlamak ve gevşemek için odalardan birine gidip suyun altına girmek suretiyle rahatlansa. Hatta suyun sesiyle senkronize şekilde ağlayarak günün ağırlığı ya da hüznü akıtılabilse.

Düşakabin

Düşakabin

Banyolardaki 'duşakabinler' gibi ajanslarda da renkli camlarla kaplı, hiç bir sesi iletmeyen-geçirmeyen kabinler olsa. Adı da "Düşakabin" olsa; düş kurma yeri. Veya avazı çıktığı kadar bağırmak isteyenler onun içine girseler. Sonra bağırıp rahatlmış bir şekilde dışarı çıksalar. Ya da reklam yazarı fikre sıkışmıştır. Düşakabinimizin içine girer. Bir saat sonra dışarı çıkar. Evreka! büyük fikir bulunmuş, Düşakabin işe yaramıştır.

Veya şirketlerde de böyle bir şey olabilir: Şirket çalışanları Düşakabin'in içine girerler. İstedikleri aktiviteyi(!) yapıp rahatlamış bir şekilde dışarı çıkarlar. Böylece performansları yükselir, motivasyonları artar. :)

Ama düşakabinin şöyle bir negatif yönü olbilir: bu sefer kabinimizin önünde tuvalet kuyrukları gibi uzuun kuyruklar oluşur.
Aşağıdaki diyalogların gerçekleşmesi de muhtemeldir:

Reklam Yazarı: İlk önce ben geldim. Lütfen, fikre sıkıştım. Virgül aşkına!
( bacaklarını birleştirir. ama ellerini başına koyar. :) )
Sanat Yönetmeni: Değişik şekiller görüyorum. Bırakın beni! Sanal dünyama, geldiğim yere geri dönmeliyim...
Müşteri Temsilcisi: Yeter artık, çocuğumu doğurmak istiyorum.

25 Eylül 2005

Blog spam !

Arkadaşlar, bundan sonraki yorumlar için 'word verification' denen güvenlik koşulunu işleteceğiz. Bununla, blogumuza, blogları araştıran ve onlara otomatik spam mesajları gönderen robotlara engel olabileceğiz.

3. Viyana Kuşatması

Kestirmeden gireyim :

- AB’nin ve dünyanın gözündeki yerimiz malum.
- Viyana kuşatmasına dair tarih edebiyatımız da öyle.

Diyorum ki,

- 3. Viyana Kuşatması veya benzeri isimli bir STK oluşturulsa
- Ciddi bir araştırma ile her iki Viyana kuşatmasına dair ayrıntı çıkarılsa
- Böylece, zamanında Viyana’ya giden orduların güzergahı, konaklama noktaları vs belirlense
- Bir sürü sponsor bulunup önemli maddi ve aynî kaynak sağlansa, bunlarla
o Bir TIR’lar ve otobüsler konvoyu tasarlansa
o Konvoy dikkatle seçilecek becerilerimizi sergileyecek biçimde donatılsa :
• Sanat dalları + Mehter
• Mutfak
• Endüstri
• Spor
• Müze eserleri
• vs vs
her konaklama noktasında, yöre halkına, ilgili iletişim de ihmal edilmeden sunulsa

- Böylece Viyana önlerine kadar gidilse
- Viyana, tekrar, tarihi mekanların elverdiği konumda söz konusu konvoyla kuşatılsa
- Sergiler, sunumlar yapılsa ama asla Viyana kentinin kendisine girilmese
- Sonra geri dönülse.
- Bütün bu seferin belgeseli çekilse
- Dünyada yayınlansa

Filan. (Bu projeyi yıllar önce ddf'ten Arhan Kayar'a anlatmıştım. Bir de buradan duyurayım istedim.)

23 Eylül 2005

Uzaktan Kumanda

Kapıdan çıkmak üzeresiniz. O sırada cep telefonunuzu unuttuğunuzu farkediyorsunuz. Koyduğunuz yerde de yok. Ne yaparsınız? Tabii ki ev telefonuyla cep telefonunuzu arayarak yerini tespit edersiniz. Gayet işe yarar bir yöntem.
Peki acaba bu, diğer kaybettiğiniz (ama gözünüzün önünde duran) eşyalarınız için işe yarayabilir mi?
Ben hep, eve geldiğimde televizyonumun uzaktan kumandasını bulamam. Dakikalarca ararım ve her zaman da bir eşyanın altında bulurum bunu. Yastık, gazete ya da kitap gibi. Diyorum ki, uzaktan kumandalara özel bir cihaz yapılsa, küçük bir şey, içine de konulabilir, dışında da durabilir; kumandayı kaybettiğinizde size verilen bir diğer küçük cihazın minik düğmesine basarak yerini tespit etsek, nasıl olurdu acaba? Belki bu teknik, mütemadiyen kaybettiğiniz bir çok eşya için de kullanılabilir. Bu eşyaların üstüne, küçük ve etiket benzeri bir şey konulur ve kullandığınız küçük kumanda aletiyle bir düğmeye basıp, çıkan sesi izleyerek kaybettiğiniz eşyanızı bulabilirsiniz.

Patronlara Staj

Keşke reklamcı olmayan ama reklam ajansı açmak/kurmak isteyen
müstakbel patronlara, zorunlu olarak bir staj yaptırılsa.
Böylelikle ajanslarına alacakları deneyimli isimleri ve kişileri
daha iyi anlayabilirler ve belki de hayat çok daha sağlıklı olur.

Ama bunu kim yapar, bunu kim teklif eder bilemiyorum...
:)


(Reklam yazılarına yazdığı bir mail'de "Mesleğe-sektöre
(artık adı her ne olduysa) girmeye çalışanlara
deneyim dayatılıyor... Kendi işini kurmaya
kalkışan veya girişenlere kimse kalkıp hop kardeş
sizin deneyiminiz var mı nasıl iş
kuruyorsunuz diyemiyor!..." demişti Haluk Mesci.
Okuduğumda gelmişti aklıma...)

İş çamaşırı

X bir marka olsa, hani sadece iç çamaşırı üretenlerden.
Yine aynı marka sadece iş kıyafetlerinin altına giyilebilecek
(erkek/kadın takım elbiseleri gibi) iç çamaşırları üretse de,
isimlerine de "iş çamaşırı" dese.

Atatürk - II

Aynı ekip. Aynı hazırlıklar. Aynı gizlilikler...

Bihrat Mavitan'a, hafif olsun ve kolay nakledilebilsin diye pleksi vb malzemeden, büyük boy bir Atatürk heykeli yaptırılır.

Heykel ellerini iki yana açmış, 'Bu nedir ya, nasıl böyle bir şey yapılabilir, tüh size...' gibi bir ifade taşımalıdır.

İzmir'de, bir gece sabaha karşı, bitmemiş-bitirilememiş viyadüklerden birinin ucuna bu heykel dikilir. Medyaya haber verilir.

Bu heykeller, değişik illerde, değişik zamanlarda, aniden ortaya çıkarak toplumsal-kentsel salaklıklarımızı eleştirir.

: )

- Not : Ekip yakalansa, suçları ne olur ? İzinsiz Atatürk heykeli dikmek mi ?

Atatürk - I

Bir öykü/senaryo tadında aktarmaya çalışayım. Bir grup insan, inceden inceye, alttan alta çalışarak; en ufak ayrıntıyı bile çok çok zaman ayırarak ve emek vererek hazırlanır. Her şey, büyük bir sessizlik-gizlilik içinde, çok hayati bir sır halinde saklanarak yürütülür.

Önce, Mustafa Kemale çok çok benzeyen bir aktör bulunur, rolüne her bakımdan hazırlanır Bu aktör, daha önce bu rolü gayet güzel oynayan Rutkay Aziz olabilir.

TBMM personelinden uygun insanlar saptanır ve güvenleri uzun zaman içinde kazanılarak destek vermeleri sağlanır.

Kısa keseyim, diğer lojistik planlar kusursuz hazır olduğunda, bir gün, hararetli geçeceği daha önceden gündemden belli olan bir toplantıya, gizli geçişlerden vs yararlanılarak, Mustafa Kemal, belki mareşal üniformasıyla, belki kalpaklı tipik kılığı içinde kimsenin beklemediği bir anda, sert ve kararlı adımlarla yürüyerek toplantı salonuna girer. Mikrofona yürür ve daha önceleri rahmetli Kerim Afşar'ın daha sonraları Rutkay Aziz'in sesinden benimsediğimiz tonuyla, "Efendiler !" diye söze başlar.

Ve tahmin edebileceğiniz gibi, gerekenleri bütün açıklığıyla, şamar gibi söyler. Döner, çıkar, kaybolur.

: )

22 Eylül 2005

Fikirist!

Aklımıza gelen fikirleri düzenli bir biçimde
saklayabileceğimiz bir defterimiz olsa (evet hepimizin defterleri vardır ama...),
ismi de "fikirist" olsa...
A'dan, Z'ye sayfaları olsa bu fikirist'in ve bu sayfalarda da
fikrin hangi ürün için olduğundan aklımıza gelme tarihine kadar
birçok önemli detayı yazabileceğimiz bölümleri olsa...

21 Eylül 2005

Şarküteri

Nedense aslı 'charcuterie' de olsa, bende hep 'şark' sesi öne çıkıyor. Pastırma, sucuk, topik vs de satsalar, jambon, sosis, beykın, tarama vs önde olduğundan mıdır nedir, 'şark' değil, 'garp' meselesi ağırlıklı olmalı gibime geliyor. (Geliyor efendim, ne yapayım ??)

Ve, bu ne projesi yani böyle demeyin ama, bir de 'garbüteri' dükkanları açılsa diyeceğim tutuyor. Ya da, daha hayırlısı, 'şarküteri' dükkanlarına bundan böyle 'garbüteri' diyelim.

Ses Bankası

Her yerde karşımızı aynı sesler çıkıyor. Reklamda, televizyonda, müzik sektöründe... Mutlaka 'oralarda bir yerde' sesi güzel olup da imkanlar dahilinde bu sesini değerlendiremeyen insanlar da var. Sadece müzik piyasası için değil. Reklam spotlarını söyleyebilecek, haber okuyabilecek, gerekirse (sesinin güzelliği ile paralel olarak) radyo Dj'liği yapabilecek insanların seslerinin konulduğu bir internet sitesi bu. Unkapanı gibi çalışmayan, sese ihtiyacı olan sektörler için kurulacak bu internet sitesinde, site içinde oluşturulacak bir sistem sayesinde, sesine güvenen kişiler (Türkiye'deki herkes:), bir mikrofon yardımıyla seslerini bu sisteme kaydederler. Sitenin içinde belirli kategoriler vardır: Müzik, reklam, haber, DJ'lik gibi. Bu kategorilerin de alt başlıkları vardır:
Müzik
a) Şarkınızı söyleyin
b) Beste bırakın
c) Düet yapın vs.
Reklam başlığı altında ise, verilecek bir takım radyo spotu ve reklam senaryosu dahilinde, bunları okumaları istenir:
a) Senaryo oku
b) Radyo spotu oku (radyo spotu gibi terimler her kesimden algınamayacağı için bunların açıklamaları 'yardım' adı altında yazılır )
c) Reklam senaryosu yaz
d) Fikrin varsa paylaş gibi...
Gönderilen çalışmalar, değerlendirilmek üzere sektörün profesyonellerine gösterilir ve işe yarar olanlarla irtibata geçilir. Çağrılan adaylar, bir takım çalışmalardan geçirilerek demoları yapılır ve gerekli yerlere yollanır. Bu sayede bu sektördeki 'aynılık', yerini farkındalığa bırakır. Ses Bankası böyle bir şeydir.

Bu ham fikir geliştirilirse çok iş yapar ama benden habersiz uygulamaya konulursa Haluk Mesci'in açtığı bu blogla birlikte üstlerine gidilir ve alınan tazminatla blogdaşlarla birlikte Nevizade'de bir sofra kurulur:)

Bir bar ismi...

Her seferinde aynı pısırıklığı ya da kararsızlığı yaşayanları
kendine bağlamak ve belki de kim bilir, kararsızlığa düşenlerde
biraz da tebessüm yaratabilmek adına...

"Farketmez!" isimli bir bar.


- nereye gidelim?
- farketmez!
- aaaa tamam gidelim.

20 Eylül 2005

Web sayfası için fikir

Viagra vs türü ilaçlar için bir web sayfası ismi-kavramı...

http://www.dikdur.com

İngilizcesi de anlamlı oluyor :

http://www.dickdure.com

19 Eylül 2005

Tiyatro Kanalı

Ülkemizde tiyatronun ve tiyatro sanatçılarının içinde bulunduğu olumsuz koşulları biliyoruz. İnsanlarımızın tiyatroya ilgisini geliştirecek-canlandıracak, dolayısıyla da tiyatro sanatını-sanatçısını ayaklandıracak bir fikir gibi gelen düşüncem var :

Tiyatro Kanalı !

Tiyatrocular ve yapımcılar aralarında örgütlenerek bir proje hazırlayacaklar : Gün boyu, sadece tiyatro ile ilgili yayınlar yapan bir televizyon kanalınının kavram ve işleyiş bakımından tasarımını ortaya çıkaracaklar. Gerekirse onlara reklamcılar vb yaratıcı düşünürler de yardımcı olacaklar. Kanal, ağırlıklı olarak, özel geliştirilmiş/belirlenmiş tekniklerle çekeceği tiyatro eserleri gösterecek. Dramlar, komediler, müzikaller, çocuk oyunları, tragedyalar, bale, opera ve diğerlerini, uygun saatlere koyacak. Kukla gösterileri, Karagöz, orta oyunları vs Anadoludan folklorik oyunlar seyirciye ulaşacak. Naklen yayınlanan canlı performanslar olacak. Dünyanın ünlü tiyatro gruplarından oyunlar, alt yazı vb ile kanalda yer alacak. Konservatuarlara özel saatler ayrılacak. Tiyatro eğitimi-öğretimi için katkı sağlanacak. Tiyatro tarihi, tiyatr eseri yazma teknikleri, sahneye koyma, dekor, diksiyon, makyaj... Ne gerekiyorsa. Amatör tiyatro toplulukları, orta öğrenim öğrencilerinin sahneye koyacağı oyunlar kanalda yayınlanma şansı bulacak. Bunun gibi, tiyatroyu ilgilendiren her şey bu kanalın malzemesini oluşturacak.

Önceleri sporsorlukla başlayacak olan yapım vb. kanal geliştikçe ve reklam aldıkça kendi ayakları üzerinde daha kolay durmaya başlayacak.