Haluk Bey'in aşağıdaki yazısına istinaden, aklıma bununla ilgili bir şeyler geldi. Sabuklama desek daha yerinde olur sanırım.
Geçenlerde bir film izledim. Adı The Final Cut. İleri zamanlarda geçen öyküde (bana biraz zamansız bir yer gibi geldi ama), doğduktan sonra çocukların beyinlerine organik bir kamera yerleştiriyorlar. Hiçbir yan etkisi olmayan bu organik madde, tüm hayatı boyunca beyninde kalıyor ve ölene kadar da çıkartılmıyor. Öldükten sonra ise isteğe bağlı olarak aileler, bu organik maddeyi bir montajcıya veriyor ve kişinin yaşadığı tüm güzel anıları montajcıdan montajlamasını ve küçük bir film yapıp aileye geri vermesini istiyorlar. Sonuçta ortaya, tüm günahlarından,kötülüklerinden, yaşadığı olumsuzluklardan arınmış bir kişinin filmi çıkıyor. Film, olaya hem etik olarak bakıyor, hem de bunu destekliyor.
Sadede gelecek olursak; mezar taşlarına ekran yerleştirilsin. Ölen kişinin varolan görüntüleri bu ekranda gösterilsin, hatta onu seven kişilerle röportajlar yapılsın. Daha ileriye gidecek olursak, ölen kişinin favori müzik klipleri, filmleri, belgeselleri, bilumum görsel beğenisi, ne varsa bunlar yayınlansın. Kişi, öldükten sonra da yaşatılsın, oraya gelenler de bunları izleyerek anıları yad etsin falan filan.
Kendisini ziyaret edenler de eğlensin, eğlenirken kişiyi hatırlasın, ikisi birlikte eğlenmeye devam etsinler. Bu şekilde üzüntüden uzaklaşılır, yaşanılan anılar hatırlanır, kişi mezarlıktan mutlu ayrılır.
Olamaz mı? İleride belki...